Roma İmparatorluğu, yüzölçümü açısından da askeri açıdan da büyük bir imparatorluktur. Avrupa tarihinin “klasik antikte” dönemindeki en geniş imparatorluğuydu. Otokrasi, diktatörlük ve tetrarşi yönetim anlayışı belirli dönemlerde hakim olmuştu. Peki, Otokrasi, Diktatörlük ve Tetrarşi yönetimleri ne anlama gelir ?
Otokrasi monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Fakat monarşinin aksine yönetim miras yoluyla kalmamış, kişi tarafından ele geçirilmiştir. Diktatörlük ise tek bir birey tarafından devletin yönetilmesi biçimidir. Bu durum zor kullanılarak veya miras yoluyla edinilmiş olabilir. Bu tür diktatörler halklarını özgürlüğe kavuşturmaya çalışmış veya kavuşturmuş olabilir. Tetrarşi ise Roma’da 293'ten sonra kısa bir süre uygulanmıştır. Devleti daha kolay idare edebilmek için uyguladıkları sistemdir. Buna göre imparatorluk idarî açıdan iki kısma ayrılıyor ve her birinde iki augustus hâkim oluyordu. Her iki augustus kendilerine birer sezar atayacaktı.
Roma’nın genel kaynakları savaşlar ve yağmalara dayanıyordu. Fakat kısa bir dönem Roma kısır döngüye girmişti. Kısır döngü derken neyden bahsediyorum? Roma bir süre bu genel kaynaklarından faydalanamadı. Kırsal alanlardaki insanlar mahsüllerini kentlerdeki yaşayanlara satamadı ve kentlerde daha çok zanaat alanları mevcuttu ve zanaatkârlar kentlerde ürettiği, kırsal alandakiler için üretilen, ekin-hasat işleri için üretilmiş aletleri onlara satamadılar. Bu yüzden kısır döngüye girmişti Roma. Roma hükümeti de çözümü vergileri arttırmak zorunda kaldı. En mantıklı yöntemin bu olabileceği düşünüldü. Fakat ben ise bu şekilde davranmazdım.
Kaynakça
Vikipedi
